Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Yıllık enflasyonumuzdaki düşüş devam edecek

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, MÜSİAD Ankara 26. Olağan Genel Şurası’nda konuştu.

Dünyada son yıllarda pandemi hadisesi yaşandığını belirten Yılmaz, bunun dünyadaki ekonomik aktiviteyi yavaşlatırken, öteki taraftan toplumsal istikrarları bozduğuna ve devlet üzerinde büyük bir borç yükü bıraktığına dikkat çekti.

“ORTAYA KONAN SIKI PARA SİYASETLERİ VAR”

Hem azalan ekonomik aktivite hem de artan toplumsal harcama muhtaçlıkları nedeniyle bütün dünyada devletlerin borçluluk oranlarında önemli artışlar yaşandığını belirten Yılmaz şöyle dedi:

“Pandemi bitti, bir toparlanma süreci başladı ancak hala dünya tam olarak eski günlerine dönebilmiş değil. Geçen yıl yüzde 3 civarında bir büyüme kaydetti dünya ekonomosi. Tarihi ortalamalarının hala altında. Bir taraftan da bu pandeminin tesiriyle oluşan enflasyonist ortam var. Buna yönelik ortaya konan sıkı para siyasetleri var. Bunun da getirdiği sonuçlar var”

“DÜNYA İKTİSADINDA BELİRLİ BİR TOPARLANMA DEVAM EDECEK”

Dünya iktisadının hem ekonomik büyüme hem ticaret manasında olağan bir devirden geçmediğini söz eden Yılmaz şu cümleleri kurdu:

“Buna ek olarak dünyada giderek artan bir bloklaşma ve korumacılık eğilimi görüyoruz. Uzun vakit daha liberal bir global sistemden bahsedildi dünyada. Çok farklı telaffuzlarla ortaya çıkan idareler, yaklaşımlar var. ABD-Çin rekabetinden öteki sıkıntılara varıncaya kadar korumacılık eğilimlerinin güçlendiği, bloklaşmaların arttığı ve rekabetin memleketler arası kurallar dışında da sürdürüldüğü bir ortamdayız. Bu yıla baktığımızda çok radikal bir değişim görmüyoruz. Ancak geçen yıla nazaran nispeten bizim için daha âlâ bir perspektif olduğunu söyleyebilirim. Dünya iktisadında muhakkak bir toparlanma devam edecek”

“EMTİA FİYATLARINDA DA DAHA OLUMLU BİR PERSPEKTİF VAR”

Yılmaz ayrıyeten şunları söyledi:

“Diğer taraftan yeniden düşen faizler, dünyadaki merkez bankalarının faiz düşürmesi dünyadaki finansal maliyetleri de olumlu istikamette etkileyecek, gelişmekte olan ülkelere dönük finansal açıkları da kolaylaştırmış olacak. Bu bizim için bir avantaj. Bir taraftan da emtia fiyatlarının ölçülü seyrettiğini görüyoruz. Türkiye malum güç başta olmak üzere ithalatçı bir ülke bu noktada. Emtia fiyatlarında da daha olumlu bir perspektif var, varsayımlar var. Bu da yeniden olumlu bir durum bizim için. Bir oburu, ticaret ortaklarımızdaki büyüme; ihracatımızı tahlil ettiğimizde burada da daha fazla ticaret ortaklarımızın büyümesinin tesirli olduğunu görüyoruz”

Yılmaz, yalnızca ekonomik olarak değil jeopolitik gelişmelerle de dünyadaki ekonomik ortamın şekillendiğini aktardı. Kahramanmaraş’ta yaşanan sarsıntı nedeniyle bütçe açığı oluştuğunu belirten Yılmaz, bunu telafi edeceklerini söyledi.

“BUNU BAŞARDIĞIMIZDA BÜTÇEMİZDE BİR MALİ ALAN OLUŞMUŞ OLACAK”

Yılmaz şu sözleri kullandı:

“Tarihi ortalamamıza bakarsanız, bizim periyodu kastediyorum, 2.6 civarında bütçe açığının ulusal gelire oranı. Gelecek yıldan itibaren yeniden o tarihi ortalamalara dönmüş olacağız. Bunu başardığımızda bütçemizde bir mali alan oluşmuş olacak. Bu alanı da iki temel öncelik için kullanmayı düşünüyoruz. Birincisi gerçek bölümün desteklenmesi, ikincisi farklı toplumsal bölümlerin refahının desteklenmesi, toplumsal adaletin güçlendirilmesi. Bu iki temel öncelik çerçevesinde de bütçe imkanlarımızı, mali imkanlarımızı önümüzdeki yıllarda kullanacağız”

“YILLIK ENFLASYONUMUZDAKİ DÜŞÜŞ DEVAM EDECEK”

Dünyada da sorun olan enflasyonun Türkiye’de daha yüksek oranlarda olduğunu söz eden Yılmaz, bununla kararlı biçimde çaba ettiklerini vurguladı.

Yılmaz şöyle dedi:

“Geçtiğimiz yılın mayıs ayında tepe noktasına ulaştı. Yüzde 75’ler, o vakit da tabir etmiştik. Yılın ikinci yarısında süratli bir formda geriledi. Mayıstan itibaren bakarsanız son açıklanan sayıya kadar 31 puan bir gerileme oldu ve enflasyonu yüzde 44 üzere bir sayıyla kapattık. Bu yılın ocak ayı şimdi çıkmadı. Ocak ayları nispeten yüksek olur. Yıllık fiyat ayarlamalarının, fiyat ayarlamalarının yapıldığı bir ay olduğu için ocak ayı genel ortalamaların üstünde olur. Lakin geçen yılın ocağına nazaran bu yıl ocakta yeniden daha düşük bir enflasyon bekliyoruz. Hasebiyle yıllık enflasyonumuzdaki düşüş devam edecek. Önümüzdeki aylarda öncelikle yüzde 40’ın altını göreceğiz. Yıl sonunda ise artık 20’li sayılara gelmiş bir enflasyon olacak. Natürel ki enflasyonu tek haneli sayılara düşürünceye kadar bu işleri konuşmaya devam edeceğiz. Fakat artık bugünkü kadar enflasyonu konuşmayacağız”

“ENFLASYONU DÜŞÜRÜRKEN BİREBİR VAKİTTE SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜMEYİ VE KALICI TOPLUMSAL REFAHI HEDEFLEYEREK BUNU YAPIYORUZ”

Enflasyon tartışmalarına değinen Yılmaz, şu tabirleri kullandı:

“İşte ne kadar büyümeden fedakarlık edelim, etmeyelim. İstihdam, büyüme bir tarafta, fiyat istikrarını sağlamak öteki tarafta. Bu hususta şöyle düşünüyoruz. Elbette birtakım meseleler, dertler olabilir. Kısa vadede enflasyonla uğraş bir ölçü büyüme suratınızı düşürebilir. Bütün dünyada da bu türlü, bizim tarihimizde de bu türlü. Lakin şunu unutmamamız lazım ki, enflasyonun düştüğü tıpkı vakitte fiyat istikrarının olduğu periyot öngörülebilirliğin olduğu, yatırım ortamının güzelleştiği, sürdürülebilir büyümenin sağlanabildiği devirlerdir. Bizim tarihimize en süratli hangi devirlerde büyümüşüz diye baktığınızda enflasyonun ortalamasının daha düşük olduğu periyotlarda büyümüşüz. Enflasyon arttıkça büyümemiz darbe yemiştir. Münasebetiyle kısa vadede kimi etkilenmeler olsa da, orta ve uzun vadede düşük enflasyon ve büyüme birbirinin zıttı değil, bir çelişki yok burada. Tam tersine büyümeyle düşük enflasyon bir ortada sürdürülen süreçler. Tıpkı şey gelir dağılımı için de geçerli. Enflasyonun yükseldiği devirler, gelir dağılımını bozan periyotlar. Enflasyonun düşmesi ise gelir dağılımını güzelleştirici bir tesir yapıyor. Hasebiyle biz enflasyonu düşürürken, tıpkı vakitte sürdürülebilir büyümeyi ve kalıcı toplumsal refahı hedefleyerek bunu yapıyoruz. Kısa vadede birtakım fedakarlıklar elbette oluyor. Bunlar olmadan da gayenize ulaşamıyorsunuz. Hasebiyle bu fedakarlıkları yaparken orta ve uzun vadede çok daha büyük karlar için getiriler için bunu yapıyoruz.“

“KALICI BİR SATIN ALMA GÜCÜ ARTIŞI İÇİN ENFLASYONUN DÜŞMESİ OLMAZSA OLMAZ”

Vatandaşların önceliği neyse kendilerinin de önceliğinin o olduğunu lisana getiren Yılmaz şu şunları dedi:

“Kalıcı bir satın alma gücü artışı için enflasyonun düşmesi olmazsa olmaz. Hasebiyle bütün politikalarımızı buna nazaran önceliklendirmiş durumdayız. Bunu da rastgele yapmıyoruz. Siyasi olarak da bizim anlayışımız şudur; vatandaşımızın önceliği neyse bizim önceliğimiz odur. Vatandaşımız şu anda enflasyonu birinci sorun olarak görüyorsa, bizim de birinci problemimiz budur. Münasebetiyle bütün araçlarımızla, bütün politikalarımızla bunu düşürme yolundayız. İnşallah 2025 yılı bu manada farklı bir devir olacak. Beklentilerin de giderek kırıldığını görüyoruz. Bilhassa piyasa aktörlerindeki beklentilerin amaçlarımıza yaklaştığını görüyoruz. Gerçek dalın beklentileri şimdi tam istek ettiğimiz seviyede değil. İnşallah Türkiye, 2025’in sonuna geldiğimizde enflasyon meselesini büyük oranda çözmüş olacak. Tek haneli sayılara da 2026, 2027 perspektifinde ulaşacağız. Bizim planımız, programımız bu halde ve kararlı bir biçimde bunu hayata geçiriyoruz”

“BİZİM REKABETİN DAHA DÜŞÜK DÜZEYDE OLDUĞU PİYASALARA DAHA DİKKATLİ BİR FORMDA BAKMAMIZ GEREKİYOR”

Enflasyonla çabayı para siyasetlerinden ibaret görmediklerini vurgulayan Yılmaz şu tabirleri kullandı:

“Para siyasetleri bunun bir kısmı. Daha bütüncül bir çerçevemiz var. Vergi gelirlerini daha adaletli, tabana yayan, kayıt dışılığı engelleyen bir anlayışla hareket ediyoruz. Ve bu tarafta de eforlarımızı sürdüreceğiz. Yapısal tarafa geldiğimiz vakit işin özü verimliliği arttırmak, rekabeti arttırmak. Yapısal dönüşümün özü bu. Kamuda da, özel bölümde de her alanda verimliliği arttırmadan bugünkü dünyada ayakta kalmanız mümkün değil. Verimliliği arttırmak durumundayız. Rekabeti arttırmak durumundayız. Burada düzenleyici heyetlerimize da büyük vazife düştüğüne inanıyorum, Rekabet Kurulu başta olmak üzere. Bizim rekabetin daha düşük düzeyde olduğu piyasalara daha dikkatli bir formda bakmamız gerekiyor. Bunun uğraşı içindeyiz”